15 Nisan 2014 Salı

İlkler

Herşeyi arkamda bırakıyorum sanki hiçbir şeye sahip olmamışım gibi, sanki hiçbir şey yaşamamışım gibi. Tüm ışıklar yanıp sönüyor. Gözlerimi alan, gözlerimi kamaştıran, gözlerimi yaşartan, gözlerimi kör eden… Gözlerin mesela. Arkamda bırakamadığım tek ışık süzmesinin sahibi, şahit olamadığım Tanrı’nın mucizesi ve arkamda bırakamadığım tek şey. Ne saçların, ne ellerin, ne vücut kıvrımların… Benimkiler gibi söndüler mi acaba, söndürüldüler mi? Karanlık bir yolda ilerlemeye ne kadar devam edebildin? Hiç duraksadın mı, ne yapacağını şaşırdın mı hiç? Yardım çığlıkların etrafını kaplayan karanlıkta kayboldu mu hiç? Gözyaşlarında kaybettin mi hiç o ışığı? Aradığın şeyi bulmaya koyulmuşken hiç düşündün mü ışığını kaybedeceğini, ümidini kaybedeceğini? Kurtarmaya geleceğini sandığın ışığı hiç göremediğin oldu mu?

Nereden veya ne zaman başladığımızın hiçbir zaman bir önemi olmadı. İlk sigaramız, ilk biramız, ilk seksimiz, ilk aşkımız, ilk gözyaşımız… Hayatımızı hüzünlü bir şarkıdan gülümseyen bir nota çıkarabildiğimiz kadar devam ettirebildik, kendimizden kaçabildiğimiz kadar nefes alabildik. Bencilleştik, kaçarken kaybolduk. Üzerine hızımızı alıp koştuğumuz özgürlüğün kaçılabilecek son nokta olan yalnızlık olduğunu bile bile düşüp dizlerimizin parçalanmasına, ayaklarımızın altına alıp ezdiğimiz insanlara aldırmadan koştuk.  Ellerimizdeki içine amaçlarımızı ve hayallerimizi özenle katlayıp koyduğumuz çantamızı yarı yolda bıraktık, hızlandık. Zamanın derinliklerinde kaybolacak kadar hızlandık. Son bir uzanışla kavrayıp son düşüşümüzde bizi yere sağ salim indirecek, binlerce nefesin duyulduğu karanlığın içinde ışığımız olacak özgürlük gözlerimizi kapattığımızda bile hayallerimizde canlanamayacak kadar uzaktaydı artık. Kendi iç savaşlarımızda zehri akmayan, kapanmayan yaralarımız yolumuzu bulmaya çalışırken her yere yuvarlanışımızda daha çok açılıyordu, daha çok kanıyordu. Tecrübelerimizi öylesine unutmuştuk ki yanlış olanın üstüne daha da hızlı koşuyorduk, tek bir nefes benzerliği yeterdi. Başından beri nefesine dair tutunabileceğimiz insanın bilincinde bir şeytana eşit olmuşken, herkesin şeytanı olup zifiri karanlıktan kaçmak tek yapabildiğimizdi. Özgürlüğümüze koşar gibi kaçmak. Başından beri ihtiyacımız olan şeyse ilklerimizin simgesi ümitti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder