Senden sonra çok değiştim ben. Dinlediğimiz
şarkıların tek notası bile öylesine yalnızlık kokuyordu ki baş edememeye
başladım. Hayatımda dinlemem dediğim tek müzik türü kulaklarımı doldurup,
bağdaş kurup saatlerce nefes almadan bazen seni anlatıyor. Kayboldum,
kayboldukça düştüm, düştükçe ellerini aradım. Uzanan ellerden el beğenmeye
başladıkça eski benliğimi aradım, bulamadıkça biraz daha ıslandı gözlerim.
Hatırlıyorsundur umarım beni, beraber yapmıştık. Ne de güzel düzeltmiştin…
Kalıyorum bazen öylece,
yazamıyorum mesela. Sayfalarca düşünüyorum, günlerce susuyor ellerim.
Günahlarımı tartıyorum her gece. Senden sonra arkamda kaç damla gözyaşı
bıraktığımı hesapladıktan sonra içimde yarattığın cehennemi bir defa daha
yaşamaktan korktuğumdan değil, zaman akmıyor sen gittiğinden beri. Bazen eski şampuanını kokluyorum yatmadan, ne
kadar da zavallıca değil mi? İnanmayacaksın belki ama bazen kokunu duyuyorum.
Bazense takip ediyorum kokuyu. Hangi kadın köpeği olsun istemez ki?
Korkar oldum bir adım atmaya, bir
harf karalamaya kafamdan boş sayfalara. Son kez bakmaya korkuyorum kırdığımı
parçalamamak aşkına. Korkularımda boğuluyorum, her gece ölüyorum verdiğim son
nefesin değerine varamadan. Düşmekten korkar oldum, boş gözlerle aklımdan
kovaladığım her şeyi rüyalarıma bekler oldum. Koşmaya korkar oldum, düşmekten
kaçıyorum koşar adımlarla. Düştüğüm zaman yardıma uzanan bir el arayacak kadar
aciz, kaçtığımı unutacak kadar koşuyorum. Uzanan ellerden el beğeniyorum artık.
Tüm düşüşleri, tüm dertleri unutturacak eli tutup yarattığım küçük ve sikik
dünyamda göt kapmaca oynuyorum.
İyice unutkan olmaya başladım.
Son zamanlarda yapabildiğim tek şey yarım yamalak yazmakken seni yavaş yavaş
bünyemden atabilme şansım unuttuğum satırlarla kanatlanıp uçuveriyor, giderken
aklımın en orta yerine sıçmayı ihmal etmiyor. Hayatımın büyük bir kısmını
kaplayan yarım bırakılışlarımın en canlı örneğinin mimarı, sen. Bir yıkılış
inşa edebilecek kadar içinde biriktirdiğin, farkına varamadığın melankolik
ironilerini farkedişlerimin tüm renklerini sana gösteremediğim kadar seviyorum seni. Arkanda
bıraktığın rezaleti gözlerine işleyemediğin kadar seviyorum seni. Yarım
bıraktığın aklıma üşüşen düşüncelerin zamansız ölümlerini sonsuzluğun son
girdabında kaybolana kadar izlemek zorunda bıraktığın kadar seviyorum seni. Hayatını
hayatıma kattığın an yaşadığım mutluluğun seninle beraber geldiği gibi gideceğini
benden saklayan, hayatının kanımda yarattığı eroin etkisiyle başlayan sadakat
kamuflajlı bağımlılığım kadar seviyorum seni. Kendinden nefret ettirecek kadar
seviyorum seni.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder